Kitap Yorumu: Patasana – Ahmet Ümit

Bu Ahmet Ümit‘i ne ilk okuyuşum ne de Patasana kitabına ilk başlayışım. Patasana’yı okumaya ilk kalkıştığımda büyüklüğü beni rahatsız ettiği için ilerleyememiştim ki bunu yine yaşadım. Ancak bu sefer kendimi güzel kaptırdığım için rahatsız ola ola da olsa bitirdim.

Ne Anlatıyor Bu Patasana? Konusu…

Patasana Kitap Kapağı

Kitap, arkeolog olan Esra adlı bir kadının, Gaziantep’teki Antik Hitit’te yazmanlık yapan Patasana‘nın tabletlerini çıkarırken bir cinayet işlendiğini duymasıyla başlıyor. Kitabın devamında hem ip uçları toplayarak cinayetin kimin işi olduğunu öğreniyor hem de karakterlerin diğerleriyle (özellikle de Esra) olan ilişkilerine tanık oluyoruz.

Üstelik Kürt, Yahudi, Türk, soykırım konularına da değiniyoruz. Bu kurgu roman, geçmiş ve günümüzü tek bir parçaya çevirerek, bağlayarak anlatıyor. Hatta öyle ki, bazen bölüm sonlarının bitiş kelimeleri sonraki kısmın başlangıç kelimeleri olabiliyor.

Kırılan kalpler, başlayan aşklar, kan, sırlar, dünya savaşları gibi birçok konu işleniyor.

Büyükbabama, “Fırat nedir?” diye sorduğunuzda, “Gündüzleri sevgilinin gözlerine yansıyan ışıktır,” derdi, “geceleriyse sevgilinin çözülmüş siyah saçları.

Ahmet Ümit (Patasana)


Patasana Kitap Yorumu…

Genel olarak bakıldığında cinayetleri ele alsa da aslında oradaki insan ilişkilerine de epey odaklanıyor; yapılan zulümler, zamanında ülkeden gönderilen Yahudiler, kültür ve din çeşitliliği… Kitapta şu görüş doğrudur diye bir anlayış yok. Yapılanlar ve insanların çektikleri var. Bir nevi bizi bize anlatıyor.

Polisiye ve gizem konusunda tahmin edilebilir bir eser. Ancak sadece polisiye etrafında dönmediği için kurgu, akıcılığını kaybetmiyor ve rahatça okunabiliyor. Ayrıca kitabın sonuna vararak acaba doğru tahmin yürüttüm mü sorusuna da bir yanıt aramış oluyoruz. Bu yönden de kendisini okutan bir kitap.

Eşref’in askerliğine dair anıları da çok ilgiyle okunuyor. Patasana’nın hikâyesi ise apayrı bir olay. Yer yer tabletleri okurken sıkılsam da onu neden kendisine alçak benzeri hakaretlerle çağırdığını öğrenmek ve bunu ayrı bir kurgu gibi okumak çok ilginç.

İnsanlar cehennem azabından korkmadan iyi olabildiklerinde daha üst düzeyde bir uygarlığın ilk adımı atılmış olacaktır.

Ahmet Ümit (Patasana)

Ben Patasana‘yı çok sevdim doğrusu. Hele anlatılan yemekleri. Aç karna okuduğum da oldu o sahneleri. Bizim ülkemizde böyle acımasızlıklar yapılmalı bence, pis boğazız.

NOT: Kitap aynı fıkra gibi aslında birkaç Türk, bir Alman ve bir Amerikalı Antep’e giderler ve…

Merve Özcan

Çevirmen, SEO'CU, eski editör. Çokbilmiş. Kedisever. Usta geyikçi. Muzip. Meraklı. Geveze. Çocuk ruhlu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site reCAPTCHA korumasındadır. Google Gizlilik Politikası ve Hizmet Şartları geçerlidir.

Next Post

Kitap Yorumu: Çelikten Düğümler - Sandrine Collete

Paz Mar 25 , 2018
Çelikten Düğümler, 2001 yılında geçen bir polisiye. 40 yaşında bir adamın geçmişine ve bugününe odaklanıyor. Bir süre hapishaneden kaldıktan sonra (kimileri kitabı okudukça ilahi adalet diye yorumlayabilir) bir kaçış yaparak […]
Çelikten Düğümler afişi

Bu yazılara da bakın