Büyük Dörtler, Hercule Poirot serisinin beşinci kitabı. Sanırım İngiliz Edebiyatı’nda Polisiye deyince akla ilk Sherlock Holmes, ikinci olarak da Hercule Poirot gelir. İlki her ne kadar fiziksel kanıta önem veriyorsa, ikincisi de bir o kadar insan davranışlarına göre hareket eder. Tabii bu kitapta iki karakter pek bir iç içe geçmişti.
Büyük Dörtler, Hastings’in Güney Amerika’dan bir arkadaşının Poirot’u ziyaret etmesiyle başlar. Ancak Hastings de sürpriz bir biçimde arkadaşını görmeye gelmiştir. Fakat gizemli bir adamın aniden yan odada belirip ölmesi ve bir kâğıda gizemli bir şeyler yazmasıyla Hercule Poirot bu kitapta kendisini uluslararası bir güce karşı hareket ederken bulur.
Büyük Dörtler’in Konusu
Büyük Dörtler, Agatha Christie‘nin ünlü dedektifi Hercule Poirot’un bir romanı. Kitap ilk olarak 1927’de yayınlandı ve en eski Poirot romanlarından biri. Hikaye İngiltere’de geçiyor ve sadece Büyük Dört olarak bilinen, gizemli bir figürle bir araya toplanan bir grup zengin ve güçlü insan etrafında dönüyor.
Roman, Poirot’un Paul Renauld adlı bir adamdan bir mektup almasıyla başlıyor. Adam, hayatının tehlikede olduğunu iddia eder ve Poirot’un yardımı için yalvarır. Poirot, Renauld’ın evine gelir ve onu ölü bulur. Poirot ve arkadaşı Hastings, yakında Renauld’un iddia ettiği kişi olmadığını ve cinayetinin çok daha büyük bir komplonun başlangıcı olduğunu öğrenir.
Poirot ve Hastings davanın derinliklerine girerken, Büyük Dörtler ile ilgilenebilecek bir dizi başka karakterle karşılaşırlar. Bunlar arasında ünlü bir oyuncu, zengin bir işadamı ve parlak bir bilim adamı bulunmaktadır. Poirot, bu bireylerin gerçek kimliklerini ve nedenlerini ortaya çıkarmak ve hain planlarını gerçekleştirmeden önce onları durdurmak için tüm zekasını ve tümdengelim becerilerini kullanmalıdır.
Romanda Christie, şaşırtıcı olaylarla dolu karmaşık bir kurgu örer. Poirot yavaş yavaş Büyük Dörtler’in ve nihai hedeflerinin arkasındaki gerçeği yavaş yavaş ortaya çıkarır ve okuru tahmin eder. Kitap ayrıca, hem parlak hem de kusurlu olarak tasvir edilen Poirot’u kibir ve kibir eğilimi ile tasvir etmesiyle de dikkat çekiyor.
Genel olarak, Büyük Dörtler, okurları baştan sona koltuklarının kenarında tutacak klasik bir Christie gizemidir.
Büyük Dörtler’de Gri Hücreler Hep Çalışmalı
Zeki bir grup Poirot’u aradan çıkarmak için epeyce kapsamlı planlar yaparlar ancak Hercule Poirot “Gri Hücreler”ini kullanarak onlarla mücadele etmeye kararlıdır. Dostu Hastings ile kendilerini büyük bir tehlike ve bir o kadar da büyük bir gizemin ortasında bulurlar.
Aranan Gri Hücreler Bulunamadı
Sanırım seride şimdiye kadar okuduklarım arasından en vasatı bu kitaptı. Bu tür kitaplar okurken ben genellikle bir cinayet, bir ya da iki zanlı beklerim ama bu kitapta olay epeyce geniş çaplı ve akıcılıktan uzaktı. Sıkıldım diyebilirim: Kitapta sürekli insanların adları geçiyor, oradan oraya savruluyorduk ama kitabın sonuna dek aslında pek bir şey olmadı.
Sevmediğim bir başka yön de içinde aşırı derecede Sherlock Holmes esintisinin bulunmasıydı. Sizlerin kitap okuma keyfini kaçırmak için burada detaylara yer vermeyeceğim ancak bunlar, biraz iki seriye dair bilgisi bulunan insanların tahmin edeceği şeyler. Ben de tahmin ettiğim için polisiye türünün verdiği tüm zevkli elimden aldı.
Aslında ben sanırım dedektif olarak Hercule Poirot’tan da hoşlanmıyorum, bu da kitaba karşı bakış açımı epey etkiliyor. Hastings’e karşı kibirli ve aşağılayıcı tavırlarını kabul edemiyorum. Ona karşı sevgi beslediği doğru ama bu benim kedime duyduğum bir sevgiye benziyor. Tabii ben kedimi aşağılamıyor, küçük düşürmüyor, sürekli yargılamıyorum.
İnsan olarak da bu denli kibirli olması da sevmemem için bir neden. Ne var ki suçu çözmedeki başarısını da inkâr edemem. Bu yüzden de seriye bir müddet ara vermeyi düşünüyorum. Benim akıl sağlığım için faydalı olacak bu.
İyisiyle Kötüsüyle Poirot
Bu kitap hakkındaki net yorumum da şöyle: Serinin bence en kötü kitaplarından birisi. Genel hatlarıyla sıkıcı ve durum polisiyesi gibi adlandırılabilir. Sürekli toplantılar ve mektuplarla ve arada işlenen birtakım suçlarla bezeli. Eğer böyle olduğunu bilseydim sanırım kitabı almazdım.
İyi yönü ise çevirmen ve editörlerin güzel bir iş çıkarmış olması. Yani Büyük Dörtler akıcı. (Matbaa için aynısını söyleyemeyeceğim, kitapta yer yer silik harfler vardı.) Yazarın değişik bir açıdan yaklaşması kimileri tarafından ilginç bulunabilir ama ben beklediğimi alamadım.
Serideki tüm kitapları Hercule Poirot Serisi Okuma Sırası başlıklı yazımdan öğrenebilirsiniz.