Prens Caspian afişi

Kitap Yorumu: Prens Caspian – C. S. Lewis (Narnia Günlükleri 2)

Prens Caspian…
Kötü bir hükümdarın emrinde…
halkının tarihini unuttuğu bir ülke: Narnia
Peter, Susan, Edmund ve Lucy, istasyondaki kendilerini okullarına götürecek trenleri beklerken, büyünün etkisini yine üzerlerinde hissederler. Narnia tahtının yeni varisi çaresizlik içinde yardıma ihtiyaç duymaktadır.

Prens Caspian, Narnia Günlükleri serisinin ikinci kitabı. İlk kitap olan Aslan, Cadı ve Dolap‘ı bir süre önce okumuş ve çok beğenmiştim. O anki ani bir kararla, seriye devam etmeye karar verdim. Ancak yorumuma başlamadan önce bir noktaya değinmek isterim: Bu serinin okuma sırası konusunda iki farklı yaklaşım var. Hangi sırayla okumak istediğinizi seçmek, hikayeye nasıl bir yaklaşımda bulunacağınızı etkileyebilir. Ayrıca, seriye dair bazı ilginç bilgiler de mevcut.

Bu önemli noktayı netleştirdikten sonra, kitabın kendisine geçelim.

C. S. Lewis ve Prens Caspian

Aslan, Cadı ve Dolap‘ın sonunda, uzun yıllar süren hükümdarlıklarının ardından, bizim kardeşler evlerine dönmüşlerdi. Prens Caspian, büyülü bir şekilde tekrar Narnia’ya çekilmeleriyle başlıyor ve bizler, onlarla beraber neden geldiklerini, Prens Caspian‘ın kim olduğunu öğreniyoruz. Bizim kardeşler dünyaya döneli bir yıl olsa da Narnia’da uzun yıllar geçmiş ve onların zamanında olan biten her şey, bir nevi efsane halini almış.

Çocuklar, Prens Caspian’ı bulmalı ve bu dünyaya yeni bir düzen getirmeliler, tabii bunu asla tek başlarına beceremezler. Diğer yaratıklardan da yardım alarak huzur getirme işine koyuluyorlar.

Hikâyenin başlarını epey sıkıcı buldum. Maceradan yoksun, daha çok bilgi verip bu yeni dünyayı tanıtma amacıyla yazıldığı için de bunaltıcıydı. Çocukların da böyle bulacağını düşünüyorum. Üstelik bir sürü yeni karakter olduğu için de isimleri akılda tutmak güçleşiyor. Bu da çocuklar açısından önemli bir nokta bence. Tabii pedagoji okumadım ve çocuklarla aram pek yoktur, bu yüzden kesin bir söylemek konusunda tereddütlerim var. 

Kitabın ikinci yarısı, ilkine göre epey heyecanlı geçiyor ve okuru içine çekiyor. Tabii yazar bir an için, dilin akıcılığından ödün vermiyor, bu konuda her daim ona güvenebiliriz. Çocuk kitabı olduğu için de güzel bir şey bu.

Büyünün, fantastik yaratıkların, konuşan hayvanların olduğu tatlı ve orta uzunlukta bir kitap. (Yer yer daha kısa olmasını dilediğimi itiraf etmem gerek.) Severek okudum. Kitabın sonu çok güzel bitiyor. Ancak alttan alttan da kadınlar elini kirletmez, daha kolay mideleri bulanır, savaş onlara göre değildir mesajları da veriyor. Hatta pek alttan alttan da değil. Bu tür mesajlar ve yorumlar beni rahatsız ettiği için kitaptan soğudum. Ben elini kirletmeyen tek kadın tanımıyorum. 🙂

Hayal gücünü geliştirebilecek bir kitap, yetişkinlerin de biraz bayat bulacağı unsurlar var ama bu yüzden çocuk kitabı kendisi. Onlar böyle şeylere bizim gibi bakmıyorlar.

Bende yine güzel bir izlenim bırakan bir kitap oldu. Seriye daha fazla devam etmeyi düşünmüyorum, ancak yıllar sonra neler olacağını kim bilir?

En azından Narnia Günlükleri’ni okumadım, Prens Caspian, Peter, Lucy, Susan, Edmund ve Aslan kim bilmiyorum demem. 

Bu tür kitapları seviyorsanız ayrıca Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocukları‘na bakabilirsiniz.

📬
Yeni yazıları kaçırma!

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site reCAPTCHA korumasındadır. Google Gizlilik Politikası ve Hizmet Şartları geçerlidir.

Scroll to Top