Arıcının Çırağı bir Sherlock Holmes uyarlaması. Sherlock Holmes çok severim ve bu yüzden de Arıcının Çırağı‘nı okumadan edemezdim. Daha adını duyar duymaz beni bir okuma isteği almıştı ve kitabı bitirdikten sonra iyi ki de almış diyebiliyorum.
Arıcının Çırağı konusu
Mary Russell bir gün kırda bir yandan kitap okuyup diğer yandan yürüyordur (nasıl beceriyor bir fikrim yok) ve son anda yerde yatan bir adamın üzerine basmaktan kurtulur. Bu yaşlıca adam ünlü dedektif Sherlock Holmes‘dan başkası değildir! İşte bu, uzun yıllar sürecek bir usta-çırak ilişkisinin başlangıcı olacaktır.
Mary öksüzdür ve teyzesi, ailesinden kalan mirası belli bir yaşa gelene dek kullanamayacak olan Mary’yi dize getirmek için onu aç bırakıyor, kılık kıyafetine, uzun boyuna laf ediyordur.
Mary, Sherlock’un himayesinde kendine bir güvenli liman bulur ve günlerini ondan çeşit çeşit şeyler öğrenerek geçirir. Arada da birlikte gizemler çözüyorlardır. Ancak Mary üniversiteye gittiğinde, bir düşman boy gösterir ve Sherlock’un tüm sevdiklerini öldürmeye yeltenir. Sherlock da payını alır bundan. Bu düşmanı bulup herkesi kurtarmak bizim ikiliye düşer.
Arıcının Çırağı Hakkındaki Düşüncelerim
Arıcının Çırağı güzel işlenmiş, inandırıcı, yer yer sıkıcı, sonuna doğru epey açılan bir romandı. Mary, Sherlock’un zekâsına denk ve bir o kadar da cesur. Üstelik daha ilk sayfadan onun sıradan bir “Leydi” olmadığını anlıyoruz.
Sherlock olduğundan mıdır nedir, çok sevdim ben bu kitabı. Haliyle de seriye devam etmeyi düşünüyorum. Eğer dizileri izlediyseniz, Sherlock’un görünüşünü yadırgayabilirsiniz ama karakterler açısından pek sorun çekmeyeceksiniz. Hepsini biliyoruz zaten. Eski düşmanların bile adı geçiyor.
Sherlock deyince hemen akla çıkarımlar gelir. Mary de ondan aşağı kalmıyor. Hele kitabın başlarında ikili birbirini yargılarken, yani çıkarımlar yaparken, çok eğleneceksiniz. Benden not, Sherlock ölür, dirilir ama emekli olmaz. Sakın ha inanayım demeyin. 😝 Spoiler saymıyorum bunu…
Kitabın kapağı özellikle çok can alıcı ama paragraf girintisi yok. Yayınevine bu konuyu sorduğumda böyle tercih ettiklerini öğrendim. Keşke etmeseler diye içimden geçirmiyor değilim.
Arıcının Çırağı‘nda arada sırada “Bir kadın bile” tarzı yorumlar olmasa cinlerim daha az tepeme çıkacak, hâliyle de daha mesut olacaktım. Ama el mahkûm, kullanıyor yazarlar. Döneme de uygun tabii bu sözler.
Eğer Sherlock Holmes kitaplarını merak ediyorsanız, şu yazıya bakabilirsiniz. Sherlock Holmes Okuma Sırası.
Holmes ve Russell’a Dair Son Söz
Sonuç olarak ben Arıcının Çırağı‘nı sevdim, siz de muhtemelen seversiniz. Sherlock Holmes’un klasik eserleri gibi değil tabii ama yine de çok keyiflli.
Ben çok bekletmeden okuyun derim.
Ha, serinin yurtdışında yayımlanmış 17 kitabı, bir sürü de kısa hikâyesi var. Öyle kısa soluklu bir macera olmayacak anlayacağınız. Niye daha önce basmadılarsa bu seriyi… 😠 Portakal Kitap’ı buradan kutluyorum.
Buradan, Mary Russell ve Sherlock Holmes okuma sırasına erişebilirsiniz.