Kitap Yorumu: Yüksek Topuklar – Murathan Mungan

Yüksek Topuklar Mungan’ın ilk romanı. Yazarı aslında yıllardır okumak isterim, bir sürü de kitabını alıp kitaplığıma eklemişimdir bu yüzden. Tüyap‘ta imzalattığım Yüksek Topuklar‘a kısmet oldu yazarımızla tanışmak.

Kitapta kadınlardan nefret eden, kalbi kırık, orta yaşlı bir kadının beş gün boyunca büyümüş de küçülmüş bir kızı evinde misafir etmesini anlatıyor. Bu bahaneyle de hayatında bir yolculuğa çıkıyoruz. Kimi zaman çok sancılı, kimi zaman da çok komik oluyor bu. Tanıdığı kadınlardan ve erkeklerden, ailesinden bahsediyoruz.

Bu kitabı böyle özetleyerek de biraz haksızlık ediyorum, çünkü kitap bundan çok daha fazlası: Kadına kadınları anlatıyor. Neden kadınların kadınları sevmediğini, neyi neden yaptığını, her hareketin ardında aslında dağlar yattığını… Artık bu kitabı her gördüğümde başka bir şey düşünemeyeceğimi söylemem gerek.



Şunu da eklemek istiyorum. Karakterimiz kadınlardan nefret ediyor diye, kadınlığını, eşitliği bir kenara bırakmış biri değil. Onun nefreti bambaşka şeylere dayanıyor. Bunu da okuyup görmeniz gerek.

Kitap hakkında ne desem, sanırım bana hissettirdiklerini sözlere dökemem. Bana kadınları anlattı. Bana çevremdekileri anlattı. Üstüne bir de “hoşlaşmamakta haklıyım ben” hissini perçinledi. İnsanın kendisi üzerine, çevresindekiler üzerine ve hatta cinsiyetçilik üzerine düşünmesini sağlayan bir kitap.

Murathan Mungan kelimeleri kullanması, üslubuyla, betimlemeleriyle ünlü bir yazar. Ve bunu, bunu Yüksek Topuklar kitabında gördüm. Öyle cümleleri vardı ki, tam isabet ediyordu göndermek istediği yere. Kitabın son yüz sayfasında mesela, şu cümlenin altını çizdim:

“Canım yanıyor, ama etimi hissetmiyordum.”

Belki konudandır, ama beni çok etkiledi bu cümle. Acının da nasıl yaşandığını öğretti/anlattı yani bana. Tarif etti. Hele o gözlemleri… İnsan ağzı açık okuyor sayfaları. Yazar olmanın getirisi midir, yoksa yazarın kendisine has mıdır, diye düşündüm ve ikincisinde karar kıldım. İşin garibi de yazarın en sevilen işlerinden değil bu kitap. Gerisini düşünemiyorum bile. Gelecek yıllarda evimde bir Mungan koleksiyonu olacak sanırım.

Beş gün dedik ama bu, nasıl bir beş gündü bir de bana sorun. Her ne kadar kitabı sevsem de bitirmem beş ayımı aldı. Nedenini ben de bilmiyorum. Sevmediğimden ya da akıcı bulmadığımdan değildi. Kitaplar ve zamanları desek doğru kaçar sanırım. 2017’de bitirmek nasip oldu.

Size tavsiyem, benim gibi çok vakit kaçırmadan gidip Yüksek Topuklar‘ı okumanız. Şükür yazarımızın epey eseri var. Bende de imzası. :3 İsterseniz Kibrit Çöpleri kitap yorumuma da bakabilirsiniz.

Merve Özcan

Çevirmen, SEO'CU, eski editör. Çokbilmiş. Kedisever. Usta geyikçi. Muzip. Meraklı. Geveze. Çocuk ruhlu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site reCAPTCHA korumasındadır. Google Gizlilik Politikası ve Hizmet Şartları geçerlidir.

Next Post

Öksüzler Treni - Christina Baker Kline | Kitap Yorumu

Pts Mar 20 , 2017
Orijinal adı Oprhan Train olan Öksüzler Treni konusu itibariyle çarpıcı bir kitap. Binlerce çocuk düşünün, ya ailesini hiç tanımamış ya da ailesini kaybetmiş. Kimsesiz çocukları düşünün, gülen gözleriyle size bakan. […]
Öksüzler Treni - Christina Baker Kline

Bu yazılara da bakın

please add Widgets in Off Canvas Sidebar