Hobbit, herkesin bir şekilde duyduğu, okumak istediği kitaplardan. Bu durum özellikle yakın zamanda dört filme uyarlanmasından dolayı da arttı. Tabii bu efsane olmuş kitabı şimdi okumamı filme bağlayamam, zaten dört film olması yüzünden o dönem epey seriden soğumuştum. Yüzüklerin Efendisi‘ni üç filmde güzel ve efsane biçimde hallettikten sonra Hobbit‘in 4 olması epey sinir bozucu, değil mi? Üstelik beklediğim gibi muhteşem de değildi. Neyse…
Kitabı, İthaki Yayınları’nın birkaç yıl önce yayımladığı ufak ve ciltli baskıdan severek okudum. Hatta kot montumun iç cebine girdiği için ayrı bir zevkle yanımda taşıdım.
Fırsat buldukça da insanların gözlerine sokarak kitabın tatlılığını övdüm. Yıllar önce İngilizce kopyasını okumaya başlayıp bitiremediğim için bu baskı kitabı bitirmek için harika bir fırsat oldu.
Topraktaki bir oyukta bir hobbit yaşardı.
Hobbit, J. R. R Tolkien
Hadi biraz Hobbit konuşalım.
Kitap, kendi halinde, ufak, kıllı ayaklı, günde elli kere yemek yiyip purosunu tüttüren sevimli bir hobbitin, Gandalf adlı bir büyücünün iteklemesiyle hazine, ejderha ve bir avuç cüce ile çıktığı bir serüveni anlatıyor.
J.R.R’ın normalde çocuklarına bir masal olarak kurgulamaya başladığı bu hikâye, gayet sert anlar içermesinin yanı sıra biraz da ürkütücü. Ancak içine eğlenceli sohbetler, şarkılar da eklenmiş ve Tolkien’in arada baş gösteren anlatıcı sesi, olaylara hem bir sevimlilik hem de gizem katmış.
Hobbit çok uzun bir süreyi içeren bir kitap. En azından karakterler için. Şahsi fikrim tüm karakterin büyümesine tanık olmadığımız ancak Bilbo’nun kendisini keşfetmesini okuduğumuz yönünde.
Onunla beraber onun dünyasını da tanıyor, muazzam bir serüven yaşıyoruz. Sahiden de ne kadar bilge ve tokgözlü olduğunu görüyoruz. Ve barış yanlısı olduğunu ki bu şaşırmıyor. Neşeli, kendi halinde, keyfine düşkün bir ırktan geliyor sonuçta.
Kitapta ayrıca yıllar yılı aklımda olan bir soruya da yanıt buldum. İşte bu yüzden kitaplar, uyarlama filmlerden her zaman daha iyi. Hep cücelere karşı bir haksızlık yapıldığını, en azından üzerlerine fazla gidildiğini düşünüyordum. Cücelerin üstüne basa basa açgözlü tarif edilmesini anlamamıştım.
Bana göre kaba saba ama güçlü savaşçılardı. Çıkan tartışmalarda ise herkes kendisine göre haklıydı. Ancak Hobbit‘i bitirip karakterlere ve dünyaya derin bir bakış atınca, bu söylenenin doğru olduğunu gördüm. Özellikle kitabın sonu bu konuyu benim için epey açıklayıcı hale getirdi.
Bilbo Baggins’in serüveni beni sahiden çok eğlendirdi. Hatta içimdeki fantazya hayvanını bir süreliğine bastırdı. Çok fazla olayı insanı sıkmadan anlattığı için bu muhtemelen. Ufak baskıda 425 olan sayfalara neler neler sığdırmış Tolkien. Bu da aslında kitaba karşı duyulacak hayranlıklar biri. Neden bu kadar çok sevildiğine şaşmamak gerek.
Okuyacak fantastik kitap arıyorsanız site en iyi fantastik kitaplar listesini öneririm.