İlk olarak 1923 yılında yayımlanan Dersimiz Cinayet (Murder on the Links) dünyanın en ünlü dedektiflerinden olan Hercule Poirot’u insanların zihnine kazıyan serinin ikinci kitabı olarak öne çıkıyor. Roman, Arthur Conan Doyle’un Sherlock Holmes geleneğinin etkilerini taşısa da, Poirot’nun fiziksel kanıtlardan ziyade psikolojik gözleme dayanan yöntemleriyle Christie’nin kendine özgü üslubunu ortaya koymaya başladığı kitaptır.
Dersimiz Cinayet Konusu
Roman Poirot’nun hemen gelin çağrısını aldığı milyoner Paul Renauld’un, Fransa’nın Merlinville kasabasındaki malikanesinin yanındaki golf sahasında, yeni kazılmış bir mezarın yanında sırtından bıçaklanmış halde bulunmasıyla başlar. Şüpheliler arasında Renauld’un karısı, metresi ve öfke dolu oğlu vardır; hepsinin mirasta gözü olduğu anlaşılır. Polis, olayı çözdüğünü düşünse de Poirot’nun sezgileri buna karşı çıkar. İkinci bir cinayet, onun şüphelerinde ne kadar haklı olduğunu kanıtlayacak ve olayın ardındaki karmaşık ilişkilerle, ustaca gizlenmiş gerçekleri ortaya çıkarır.
Dersimiz Cinayet Kitap Yorumu
Kitabın ilk yarısı epey sıkıcıydı doğrusu. Bağlantı kuramıyoruz ve Poirot düşünüp taşınırken pek heyecan verici işler yaptığı söylenemez. Ancak olaylar yavaş yavaş açıklığa kavuşunca ve tüm olaylar gün ışığına çıktığında, şöyle bir duruyor ve düşünüyorsunuz. Burada bir yerlerde de vay demeyi unutmuyorsunuz elbette. Katilin kim olduğunu anlamak bir yana, o kadar çok olay oluyor ki bir noktadan sonra pes ediyor, tahmin falan yürütmüyorsunuz. Kitabın sonunda öğreneceğim zaten diyerek sadece okumaya devam ediyorsunuz. Kendine göre bir akıcılığı, cazibesi var Poirot öykülerinin.
Ancak anlatıya yedirilmiş aşk öyküsünün asıl amacı konusunda ciddi şüphelerim var. Eğer akıl çalan bir son olmasaydı, paunım daha düşük olabilirdi. Sonuç olarak sevdiğim bir maceraydı. Size de öneriyorum.
Buradan Hercule Poirot okuma sırasına erişebilirsiniz.
