Öksüzler Treni – Christina Baker Kline | Kitap Yorumu

Öksüzler Treni - Christina Baker Kline
Öksüzler Treni – Christina Baker Kline

Orijinal adı Oprhan Train olan Öksüzler Treni konusu itibariyle çarpıcı bir kitap.

Binlerce çocuk düşünün, ya ailesini hiç tanımamış ya da ailesini kaybetmiş. Kimsesiz çocukları düşünün, gülen gözleriyle size bakan. Tek istedikleri sıcak bir yuvayken, tek umutları ise onları bilinmeyen geleceklerine taşıyan Öksüzler Treni‘dir.

Öksüzler Treni konusu

Öksüzler Treni 1929 yılında geçiyor.

Vivian Daly de Amerika’da trende yolculuk eden çocuklardan sadece biridir. Küçük yaşta hayatın zorluklarıyla karşılaşan Vivian, bir şekilde kaderine yön vermek zorundadır. Bunu gerçekleştirme gücünü de ona nereden geldiğini hatırlatan aile yadigârı kolyesinde bulacaktır…

On yedi yaşındaki Molly Ayer, son şansını da tüketmek üzere olduğunun farkındadır. Ona bakmakla yükümlü olan aileyle arası iyice açılan Molly’nin tek şansı, kamu hizmeti adına doksan bir yaşındaki yaşlı bir kadının çatı katını temizlemeye bağlıdır. Molly bu işi gönülsüzce yapacak olsa da aslında o yaşlı kadınla ne kadar çok ortak yönleri olduğunu yaşayarak öğrenecek ve geçmişte hapsolan ruhlarını özgür bırakma yollarını onunla birlikte keşfedecektir.

Öksüzler Treni ikinci şansları, beklenmedik dostlukları ve bizi kim olduğumuzu keşfetmekten alıkoyan sırları barındıran muhteşem bir roman.

Öksüzler Treni yorumum

Öksüzler Treni‘ne aslında ansızın başladım. Normalde çocukların acı çektiği kitaplar içimi acıtır ve okuyamam. Ancak bu kitabı bütün zorlu unsurlarına rağmen bitirebildim. Nedense adından da acıklı bir kitap olacağını da çıkaramamıştım ben.

Yani sizi şimdiden uyarıyorum, bu kitabı okurken ağlamanız muhtemel.

Hayata, insanlığa küfretmeniz de.

Kitap ikili bakış açısından anlatılıyor. Günümüzdeki sorunlu bir öksüz olan Molly ve yaşını başını almış, varlıklı bir kadın olan Vivian hakkında. Molly bir nedenden ötürü Vivian’ın çatı katını temizleme işine giriyor ve her kutu yeni bir sel oluyor: Vivian’ın neredeyse bir asra dayanan ömründe yaşadıklarını okuyoruz. Kitabın başından sonuna da her an yüreğiniz parçalanıyor. Çünkü kadın felaket üstüne felaket yaşıyor. Yer yer kararlarına itiraz edeceğiniz yerler olabilir ama ben kadını anlamaktan yanaydım.

Vivian zor bir hayat geçirdi de Molly geçirmiyor mu peki? Onun da sorunları var. Tamamen kader odaklı bu romanda, bu iki karakter kaderin bir cilvesiyle tanıştıktan sonra hayatlarına yeni bir çizgi çekecekler mi bunu okuyoruz.

Kitabın sonu aslında biraz başından belli gibi, ancak bu arada okunan olaylar sizi deli edebilir. Nasıl yaprak gibi savruluyor bu çocuklar, onu çok iyi, hatta belki biraz da abartarak anlatmış. Yer yer de, şükürler olsun, fazla acımasız davranmamış. Fazla acımasız diyorum ama okuduklarım…

Herkese uymayacak bir roman. Hele çocuklara karşı hassassanız benim gibi, bence okumayacak iyi edersiniz. Benim hâlâ aklımda okuduklarım. Onun dışında güzel kurgulanmış, karakterleri canlı bir kitap. Ben okurum derseniz uyarıma rağmen ve kaldırabilirseniz, seveceksiniz. Ben sırf sevmediğim bir şey var diye tüm kitabı kötü kötü diye damgalayan biri değilim.

Bu yüzden uyarılarımı dikkate alın, övdüm, güzel dedim diye direkt atlamayın.

Bu arada Öksüzler Treni diye bir şey gerçekten var. Çocukları kısmet, kader, alın yazısına terk eden felaket bir şey doğrusu. Binlerce masum can ve başlarına neler gelecek kimse bilmiyor. Kitabın film olacağına dair söylentiler de var. Henüz bir IMDB sayfası göremedim ama ben. Eğer keyifli bir çocuk kitabı okumak istiyorsanız size Vahşi Robot‘u öneririm.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site reCAPTCHA korumasındadır. Google Gizlilik Politikası ve Hizmet Şartları geçerlidir.